parfümler çok pahalı değil bizim paramız çok değersiz.

200 liraya ne parfümü ya? kolonyadır o
iyi parfümlerin hepsi 450-2k arasında, dolapta en az 15klık parfüm var

Ne yazik ki kurlardan dolayı demin Ps4 kolu bakıyorum 240-270 arası şunun şurasında 6-7 ay önce 180-200 liraydı ikinci elleri 100-130 fiyatlar çok uçtu çok asgari ücret 2020 olsa ne olur

bende şikayetçiyim bu durumdan. ne yapsak çakma parfüm mü kullansak? kullanıpta memnun kalan var mı?

200tlye deodorant satiliyor. Parfumler 600lerden basliyor. En son 700kusure aldim 100luk parfumu.

Ay gözlerim yuvalarından fırladı, o paralara yurtdışına uçak bileti var. Neyse allah daha çok versin!

Zara ve avonun parfümleri var onlar da hediye olarak gelmişti. Şu gratisde satılan vücut spreyleri güzel kokuyor, bir ona para verdim kaç yıl önce 15 liraydı.

B2n tester adı altında satılan parfümlerden aldım. O da çakma oluyor mu bilmiyorum. Kokuları birebir ama kalıcılığı yok maalesef. Yani benim kalıcılıktan anlayışım farklı tabi de. Bütün gün buram buram parfüm kokayım istiyorum. O yok işte. 600 700 tl dediğiniz nerdeyse bir evin aylık mutfak masrafı. Fazla lüks geliyor bana.

Parfüm olarak 30 ml için 900 euro,koku olarak ise 3gr için 2500 dolar

Rebul ice kullanıyorum, umrumda değil.

Şimdiye kadar kullandığım en pahalı parfüm versace eros’tu. Gerçi hala kullanıyorum ama rebul ice varken çok nadir sıkarım. Öyle duruyo.

indirimde cacharel noa ve dior j'adore almıştım teeee kaç yıllar önce, 400 tl mi ne para vermiştim toplamda, şu anda mümkün değil 200'den başlaması yav :/ öyle bulursan çakma makma deme al bence XD

o değil de, d&p kullanıyorum mecbur, bence orijinal parfümlerden daha kalıcı, hobareyy'e denilen doğru olabilir o yüzden. yani noa'nın tabi ki de orijinalini bulursam tercih ederim ama çakmasından daha kısa sürede yitip gidiyor kokusu, enteresan.

parfümlerin bildiğim kadarıyla yıllardır fiyatı aynı. dolar ve euro olarak tabii

pasp, dp parfümü tavsiye eder misin? en azından günü kurtarır mı?

@scudman: bir günü değil birkaç günü bile kurtarır, iki fıs sıksan kıyafetinde birkaç gün kalıyor. teninde de aynı şekilde uzunca kalıyor, ama hassas tenliysen alerji yapar mı bilmiyorum, bana çoğu parfüm -gerçek de olsa- sıkıntı yapabiliyor da, d&p sağlık bakanlığından onaylı diye biliyorum, yine de adamları tanımam etmem, tavsiye veriyorum ama sonra birşey olmasın. sen yine kıyafetlerine sık sadece bence. :/

Düşük dediğiniz ne? Tedavi görmenizi gerektiren bir şey varsa doktor zaten gerekeni yapar. Takviyelerle falan kendiniz yükseltmeye çalışmayın. Bir sorun yaşamıyorsanız da kafaya bunu takmayın.

@syn +1 öyle bir şey varsa doktorun sana testo yazması gerekir.

Doğal olarak ben biraz daha arttırayım diyorsan fındık çok az etki edebilir belki. Onun dışında tribulus içeren ürünlere boşa para verme; çok güzel pazarlanıyorlar falan ama bilimsel olarak kanıtlanmış hiçbir etkisi yok.

Bu arada pek kimse bilmez ama magnezyum takviyesi de dolaylı olarak serbest testoyu biraz arttırabiliyor ama dediğim gibi, bunlar da minimal ve geçici şeyler.

İlla da arttırayım biraz daha diyorsan spor yap mesela. Onun etkisini biraz daha hissedebilirsin en azından ama ilaç dışında gerçek bir çözüm yok.

Hormon ilaçları dışında testosteronu yükseltmenin bir yolu yok, ona da ihtiyaç varsa eğer doktorun zaten bilgilendirir seni. Onun dışında ağırlık çalışmaları akut olarak yükseltir ama bu hem geçici olur hem de kayda değer bir oranda olmaz.

(bkz: nofap) ve düzenli egzersiz ile epey yükseltebilirsiniz.

15-16 sene kadar önce bilinçsizce kullandığım anabolik ve androjenik steroidler sayesinde benim de tüm testosteron seviyelerim çok düşük seviyedeydi. Öncelikle annem babamin doktor olması ve ergenlik döneminde olmamın kalıcı olarak yükseltmemde etkisi büyük. Ben aralıklarla toplam 20-25 kutu tribestan250 kullandım (tribulus terrestis). Sanırım 2 sene önce Türkiye'ye de geldi ama orjinali daha ucuza geliyordu.Sopharma olması gerekiyor markası.

Çok büyük etkisi yoktur ve vücudun yapısına göre değişir ama faydasını gördüm diyebilirim rahatça. Tabii ki dediğim gibi doktor tavsiyesi olmadan kesinlikle bitkisel de olsa kullanmamak lâzım. 2 sene sakatlık haricinde 15 senedir de düzenli spor yapmam ,aynı süre içinde balık yağı,panax Ginseng ve son bir kaç senedir de aralıklarla d-aspartic acid kullanmam yardımcı olmuştur. 6-8 ayda bir kan tahlili yaptırdığım için yükseliş grafiği de fikir veriyor haliyle.

Beslenme ve yaşam tarzınız bire bir etkiliyor fakat bir hayli uzun bir süreç ve harici alınan testosteron ile kıyaslanmaması gerekir. Bambaşka konular çünkü.

Almanya'da değil ama Paris'te geldi aynı şey başıma. Ben bildiğin günlerce -ahlaksızca- biletsiz bindim metrolara. Nasıl olsa kontrol olmuyor mantığıyla. bir gün yakalandım, adam para istedi, param olduğu halde vermek istemedim, 70-80 euro istediler. kredi kartı ile de çekeriz falan dediler ben iyice vermemeye direndim. sonra tehdit etti polis gelecek falan, gelsin dedim.

en son pasaportuma ceza ceza yazdı yolladı beni. sonra o pasaportla başka yerlere falan gittim bir sorun çıkmadı.

bu işin "raconu" param yok diyip pasaporta yazdırmak. tabii asıl racon biletsiz binmemek de, unutarak da olabilir diyelim biz. pasaporta işlenince genelde giovanne'nin dediği gibi oluyor. sanıyorum bir kere cezanın buradaki adresine tebliğ edildiğini söyleyen biri vardı facebook'ta ama tam emin olamadım.

italya'da başıma geldi. birinde okula gidiyordum. zabıta (policia municipale) bindi otobüse. pasaportum yanımda değildi. kimlikten ismimi yanlış yazdı ceza makbuzuna. adresi kafasından salladı. hiç bir geçerliliği yoktu cezanın yani. bitti gitti.

ardından salerno'dan napoli'ye gidecektik erasmus'un son günü. bölgesel tren yoktu o saatte. biz bölgesel tren bileti aldık buna rağmen. atladık daha uzun menzilli ve pahalı (fakat hızlı olmayan) trene. bilet kontrolcüsü bindi. dedi "sizin biletiniz yok gençler" biraz ağladık "yanlış bilet aldık bak uçağı kaçıracağız." falan. en sonunda "ya sizinle mi uğraşacağım. ne halt ederseniz edin." bakışı yaptı da kurtulduk.

erasmus boyunca her zaman pasaportum evimde çekmecemde durdu sınır değiştirmeler haricinde. bir sıkıntısını da yaşamadım.

berlinde kontrolculer genelde turktur. eger turk olmasaydi senin adina ceza yazacakti ama odemeyince hicbirsey olmayacakti. genelde turistler odemezse birsey olmuyor. ama berlinde ikamet edenler odemek durumunda, cunku hic alakasiz bir sekilde o borc onune cikabilir. ornegin banka kredisi cekerken vs. red alabilir ama neden red oldugunu bilemeyebilir. Ya da o borc avukata verilebilir, 50 euro olan bor avukat parasi ile 1000 euroyu bulabilir. Kucuk de olsa boyle ihtimal olmasina karsi almanyada ikamet edenlerin odemesi iyi olur. ama turist olunca problem olma ihtimali cok cok dusuyor ama yine de odemekte yarar var. gun gelir vize departmaninda biri dur bi bakayim bunun yedigi herhangi bir ceza var mi diye berlin BVG ye sorarsa 50 euro icin basin agrir, vize vermemek icin kendine neden bulur.

Emrahday+1
Ayrıca kontrolcülerin sana herhangi bir fiziki müdahale ya da alıkoyma gibi hakları da yok. Çeker gidersin indirdikleri durakta en fazla.

geçen bununla ilgili bir haber vardı. amerikalı bir çift yanlış bilet almış ceplerinde para da yokmuş. atm'ye kadar beraber gitmişler. parayı almışlar bunlardan. abd'li çift polis falan çağırmış hatta çünkü kontrolcüler sivil giyimliymiş vs.

normalde turistlere sadece ceza yazılıyor diye biliyorum. ama olağanüstü durumlarda parayı hemen de alabiliyorlarmış. prosedür şu şekildeymiş:

A Deutsche Bahn spokesperson told The Local that “normally our employees give passengers who travel without tickets a demand of payment which must be met within a 14-day period. Payment of an increased demand for compensation in cash is only demanded in exceptional circumstances.”

bu da haberin linki:
www.thelocal.de

nakit ister, eger yok dersen pasaporta yazar.

"simdi sana ceza yazsam bi yaptirimi yok, buyrun bu gece nezarete" versiyonu da vardir bunun. o anki pislik yapma istegiyle orantili yani.

@boklu yumurta çeker gidersin derken? Almanya özelinde bilgim yok açıkçası. Ama bir çok ülkede bu adamlar resmi devlet memuru statüsünde yani isterse gel bakalım diyip alıp tıkar seni nezarethaneye. İngiltere’de British Transport Police diye özel birim var, sırf toplu taşımadaki olaylarla ilgilenen. İtalya’da biz grup olarak 4-5 dakika yüzünden ceza yedik biletin süresi 100 dakika mı neymiş , adama o kadar yalvardık yakardık dinlemedi. Bir arkadaşımızın yanında kimlik, pasaport hiçbir şey yokmuş. Bildiğin polise götürüyorlardı. İtalyan profesör aranıp, 10-15 dakika konuşturulup ikna edildi, ama ceza konusunda geri adım atmadılar.

@brkylmz Onu Berlin'de yapamıyorlar. Polisi çağırmaları gerek kontrolcülerin, ki sen onlar polisi çağırana kadar kaçıp gidersin zaten.

@speedy, Almanya'yı genel olarak bilmiyorum, eyalete göre değişiyordur büyük ihtimal, ama Berlin'de seni zorla alıkoyma yetkileri yok, fiziksel olarak seni tutamazlar. Tek yetkileri seni yakalamaları için polis çağırmak.

Bu gözler çok koşarak kaçan insan gördü kontrolcülerden, kontrolcü de öyle arkasından bakıyordu.

@Noluyo yaa , aynen öyle

öncelikle geçmiş olsun. inşallah şifa bulur tez zamanda. en son sanatçı arif sağ gitti küba'ya. döndü. memnun kaldığını söyledi. belki menajeri aracılığıyla iletişim kurabilirsiniz. oğlu tolga sağ var. onunla da iletişim kurulabilir gibi geliyor bana.

tekrar geçmiş olsun.

onkologları bağlantıyı kuracaktır, babam da akciğer kanseri idi onkolog kübaya gitmenin çok faydası olmayacağını ancak istersek kendisinin bağlantı kurabileceğini söylemişti. ayrıca küba konsolosluğu arayın onlar da bağlantı kuruyor

Jose Marti Küba Dostluk Derneği'ne danışmanızı tavsiye ederim.

Bunu sağlık turizm adı altında yapan şirketler var. Tanıdığım olan İstanbul'daki onkologlar ile ortak çalışıyor ve hastalar o şekilde belirli kanser türlerine göre kabul edilip , ücreti karşılığında bütün işlemleri hallediyorlar.

direkt gunluk sut bulamayabilirsin ama etrafta mutlaka ciftlik vardir oradalardan alabilirsiniz.

Frische Milch
çiftlikten alman mantıklı olur

evet frische milch yazanlar var ama onların da son kullanma tarihleri çok uzaktı, o yüzden bilemedim. en yakın skt 10 gün sonraydı ama onda da laenger haltbar yazdığı için "bu da değil herhalde" diye düşündüm. zaten adından anlamadığım için skt baktım hepsinde :/

Cig sut: rohmilch

GUNLUK sutu hatirlayamadim ama länger frisch yazanlar degil kesinlikle, tarihine bakabilirsin. Kisa sureliyse ve länger haltbar/frisch yazmamali.

Bir de bio-markt larda (denn's vb zincirler) orada sisede gunluk sut oluyo mesela. Direkt 1 haftalik. Ben oyle aliyorum.

Çiğ süt denildiği gibi rohmilch olarak ya da vorzugsmilch olarak satılır. Bunlar gerçek anlamda çiğ süttür. Özel filtreleme ve soğutma yapılarak şişelendigi için bazı çiftlikler ve onların anlaştığı dükkanlar hariç bio company ya da benzeri organik marketlerde bulmanız mümkün değil.

Bio company, alnatura vb doğal ürün marketlerindeki sişeli sütler ki bazı şubelerinde manda sütü olur kesinlikle tavsiye ederim , pastörize yani ısıl işlemden geçmiş olan ve yine bir kaç gün içinde tüketilmesi gereken sütler.
Rewe,edeka, netto vb marketlerde de kahveye koymak için diyorsanız frischemilch %3.5 yağlı sütü gönül rahatlığıyla kullanabilirsiniz.Bu da yine pastörize edildiği ve tetrapak olduğu için kullanım tarihi 2 haftaya kadar çıkıyor.

Ayrıca Bio olanindan ya da heumilch(ekstra birkaç özelliği daha var) olarak görürseniz de herhangi bir antibiotik veya genetik etkileyen teknik kullanılmamış hayvanların sütü olduğunu bilebilirsiniz.

Avusturya'daki denn's isimli market zincirinde rohmilch bulunuyor, almanya'dakinde de bulunur herhalde.

Onun disinda pastorize edilmis ama homojenize edilmemis sutler de var. (bio marketlerde) nicht homogenisiert yazar. Yagi putur putur agza gelebilir ki ben severim oyle.

Boklu yumurtanin dedigi gibi, bio marketlerdeki cam sisedeki sutler genelde gunluk, 1 hafta tarihi vardir cogunun.

ben ekmek makinesi olmadan, normal şekilde fırında ekmek yapıyorum.
tost ekmeğinden, pita'ya kadar.

mutfak aleti alma delisiyimdir, ama ekmek makinesi hakikaten çok gerekli değil, biraz da yaratıcılığı kısıtlıyor bazen.

Bende normal fırında yaptım bikaç kere çok da gzl oldu. Bikaç kere arçelik ekmek makinesinde yapmıştım bir oldu 3-4 kez kivam tutadı

Harikasınız! Ben de bu aralar fırında kahvaltılık simit vb. deniyorum. Ekmek daha zor olduğu ve fırında tam pişebilir mi çok emin olmadığım için makine düşünüyordum.

Görürseniz tekrar yazabilir misiniz, standart tarifleri mi uyguluyorsunuz, özel olarak farklı bir öneri var mı ekmekten kömür yapma potansiyelli yeni başlayan biri için? :)

Teşekkürler!

ben mini firinda yapiyorum, gayet güzel oluyor.

ekmek yapma makinasi gereksiz.

bu isin ustaligi yok zaten, tarifi harfiyen uygularsan ürünün olmamasi gibi bir olanak yok.

ustalik, göz karari, el yatkinligi gibi sacmaliklari bir kenara koyup tarifi takip etmek en önemli sey. bir erkek olarak ben ekmekten, keke, acmadan kompleks yemeklere kadar her seyi yapabiliyorum.

Fırında yapıyor benim hanım.

Geceden fazla yoğurmadan hamur yapıyor, 1 saat oda sıcaklığında, kalan tüm gece buzdolabında dinlendiriyor. Sonra döküp tezgaha fazla elleşmeden ufak şekillerde atıyor fırına. Ciabatta gibi oluyor resmen efsane tadı. Hiç zor değil 2-3 kere kendim de denedim. Un maya şeker tuz başka bir malzeme yok isteğe bağlı susam.

bende sinbo ekmek makinesi vardı. ekmek de yapti m sadece hamura da kullandım. özel sebeplerden 2 yıldır kullanamıyorum ama aktif kullandığım dönemde memnundum.

Ben profesyonel mesleğimin yanında ayrıca ilgi duyduğum için ekmeğimi yıllardır kendim yapmaya çalışırım. Tarif önemli fakat ustalık demeyeyim ama tecrübe önemli.Bir zaman sonra ekşi maya ile çalışmaya başladığınız zaman durum değişiyor.Hiç bir hazır kuru , taze ya da instant maya -ki zaten hepsi aynı maya, faydalı bakteri- ekşi mayanın verdiği tadı vermez.Bir de pizza taşı ya da fırın taşı kullanıp ev fırınında bile taş fırın ekmeği elde etmek mümkün.

iş sonrasında direk spora geliyorum 1 saat 15 dk alıyor

Ortalama 1 saat.

Ortalama günlük 14 saat çalışıyorum. Öğlen saat 2-3 gibi,haftada 5 gün spora gitmeye çalışıyorum. Spor salonuna gidiş 15 dk , antrenman en fazla 45 dk işe geri dönüş 20 dk .

Ben çok vaktimi aldığı için bıraktım. 10 dklık bir yer ama git-gel 20 dk. 1 saat spor artı giyinme ve duş süresi 2 saate yakın zaman alıyordu.

Gastronomi sektöründe belirttiğiniz saatlere uygun çok iş fırsatı var Berlin'de. Fakat az da olsa tecrübe gerekebilir çalışacağınız yere göre.

sehir merkezlerinde uygun ev bulmak zor/pahali zaten, ama eger 45-30 dakika uzaklikta ev bulursaniz sakin sakin yasarsiniz. cocuk icin okul oncesi egitim vb. zaten devlet elinizden tutar, sirketiniz de yardimci olur zaten detaylari ogrenmeniz icin.

-yakin skalada baska bir avrupa sehrinde yasiyorum.

Elinize net 3500 Euro gececeginizden eminseniz Berlin'de 3 kisilik aile olarak mis gibi yasarsiniz.

- Bir senelik Berliner ;)

Berlin için konuşuyorum, 2+1 bir ev ortalama 1400€ falan olur merkezde(durumuna göre +-400 de olabilir). Çocuğa ne masraf olur hiç bilmiyorum açıkçası ama 2000 ek para ile Berlin'de çoook rahat 2 kişi yaşanır.

açıkçası sizden daha az kazanarak güzelce yaşayan birçok berlinli aile var. üstelik lüks beklentinizin olmadığını da söylüyorsunuz, dolayısıyla yeterli olacaktır.

yalnız berlin'de ev bulmak çok can sıkıyor da şehir merkezinden nispeten uzak yerlerde daha rahat bulunabiliyordur elbet. hem ulaşım olanakları geniş, çok zorluk çekmezsiniz merkeze gitmekte.

Berlinde yasayan bir developer olarak:

- sehir disinda bahceli 150-200 metrekare ev 1400-2000 euro veya sehir icinde 2+1 80-120 metrekare ev 1000-1500 euro (isitma dahil)
- aylik mutfak masrafi 250-500 euro (arada disarida yenilen yemekler dahil)
- elektrik telefon, internet vs. 100 euro
- ulasim 100-150 euro
- diger giderler avukat sigortasi, issizlik sigortasi vs. 100-150 euro

yani kisaca fix gider 2300 euro. aylik 1000 euro da gezme, araba masrafi, giyim gibi giderlere gider ve cok rahat yasarsiniz. 60.000 brut yillik alan cocuklu ailede birinin eline yaklasik net 3350 euro gecer.

cocuk icin ekstra hicbir gider yok, hatta cocuklu ailelerin vergi avantaji var. tum kindergartenler berlin sinirlari icinde ucretsiz. Berlin disindaki brandenburg eyaletinde de 200 euro gibi kindergarten ucreti var. oturum alindiktan sonra zaten devlet cocuk icin yaklasik 200 euro verecektir, o da cocugun tum temel giderlerine bez mama vs. yetecektir. Saglik giderleri neredeyse ucretsiz, herhangi bir ozel doktora gitseniz bile saglik sigortaniz neredeyse tum herseyi ve ilaclari karsilayacaktir. En buyuk zorluk kindergartenlarda cocuk icin yer bulmak (1 yil surebilir), cocugun dil adaptasyonu, ve berlinde ev bulmak. Belki ilk tasinirken 1 aylik kira kadar emlak komisyonu, en az iki aylik kira kadar da depozito masrafi cikabilir. ev bulma sureci 4 ay kadar surebilir.

Her iki şehirde de rahatça yaşanır fakat Berlin'de şuan merkezi yerlerde kira ev bulmak iyice zorlaştı onu önceden halletmeniz gerekli. Okul öncesi kreş ve anaokulu kısmında da bir sorun yaşamazsınız, yaşadığınız bölgede öncelikli olarak kayıt olma şansınız var.

Merhaba,
Amsterdam icin cevap vermeye calisayim. Oncelikle vergi hesabi icin thetax.nl

Hollanda'da %30 kurali var, kennismigrant diye aratirsaniz detaylari internette bulabilirsiniz. Kisaca nitelikli gocmen olarak gerliseniz 8 yil boyunca gelirinizin %30'u vergiden muaf. Developer olarak gelecekseniz buyuk ihtimal bu statude olacaksiniz. Buna gore hesaplama yaparsaniz 60k brut maastan geriye net 3900 civari kalir. Bunun 150-200 civari emeklilik icin gider. Geriye kalanindan da 95-110 arasi saglik sigortasi odemek zorundasiniz kisi basi. Bunlari da cikarsaniz 60k brut maastan geriye 3500 civari net kalir.

Ev meselesine gelirsek, Cocuklu oldugunuza gore min 2+1 evler icin konusacagim. Amsterdam'da A10 icerisinde 2+1 60 metrekare civari evi 1600-1700 den asagiya bulmaniz zor. Sehir merkezine toplu tasima ile 30-40 dk da giderim derseniz 1100-1200 civarina guzel bahceli evler bulmak mumkun. Asagidaki 2 siteye bakabilirsiniz. Bana sorsaniz permanent contract sahibi olduktan sonra ev almak daha mantikli. Kiradan daha ucuz mortgage odemesi.

www.pararius.com
www.funda.nl

Ev kirasi disinda elektrik, su, isitma icin yine evin izolasyonuna bagli olarak aylik 100-200 civari masrafi olacaktir. 12 ay boyunca sabit. Bazi kiralik evlerde bunlar dahil olabiliyor, aciklamalardan bakabilirsiniz. Internet de 30 euro civari tarifelerine gore. Ayrica yilda 2 kez 300 euro civari vergi odemesi var belediye icin.

Mutfak masrafi biraz karisik konu. Marketi alisveristen yaparsaniz haftalik 120 civari masrafiniz olacaktir ki bu beslenme aliskanliklariniza gore degisiklik gosterir. Eger alisverisi kurulan acik pazar/marketlerden yaparsaniz hem daha lezzetlidir alacaklariniz hem de daha ucuz.

Disarida yeme-icme ucuz degil. McDonald's da menu 8 euro civarindan baslar. Bir cafe de yemek yerseniz adam basi 10-12, restoranlarda ise 20 civarina karninizi doyurabilirsiniz.

Ev-is arasi ulasim masrafini isveren karsiliyor, bunun disinda bisiklet isinizi gorecektir.

Tasinarsiniz eger Turkiye'deki orta-ust sinif aliskanliklarinizin bir kismini kenara birakmaniz gerekecek. Her hafta sonu brunch, kadinlar icin ayda bir kac kez kuafor, evdeki ufak tefek isler icin tamirci, saga sola taksi ile gitmek, temizlik icin her hafta eve kadin cagirmak gibi.

Ozet gecersek, gorunmeyen masraflar can yakabilir. 60k brut tek maas ile disarida cok yemezseniz, illa ki kanal manzarili evde oturcam demezseniz orta sinif bir hayat surersiniz ki Hollanda'da orta sinif yasam gayet komforlu ve huzurludur.
Bununla beraber cocuklar icin cok iyi bir ulke. Bir suru arastirmada dunyanin en mutlu cocuklari arasinda oldugu gorulmus Dutchlarin.

var, buyur sor da direkt burada sorsan senin için daha faydalı olur.

tam tamına 45 gün yaşadım. hadi sor sor :)

6 senedir yaşıyorum , buyrun.

Olur.

Çok fark yaratan bir olayı yok, belki mikroları biraz fazladır ama o da o kadar önemli değil. Ha ama alayım mı dersen alınır tabii iyi ürün.

sizin önerileriniz varsa lütfen yazın. yani bcaa değerleri yüksek denildiği için alayım diyorum. gold platinium ile aralarında 50 tl fark varmış.

Gereksiz derecede pahalı. 2 aydır yapıyorsanız kas oranınız bellidir daha düzenli bi diyetle yeteri kadar protein alabilirsiniz çok rahat bi şekilde. Sadece yeterli beslenemiyorsanız alın bunu. 4.5 senedir yapıyorum ve hala protein tozu kullanmıyorum.

O paraya Kreatin + Balık Yağı + Multivitamin alırsanız normalde dışardan zor karşılayacağınız besinleri vücudunuza sokmuş olursunuz ki ben öyle yapıyorum.

Ama yok illâ alıcam düzenli beslenme imkanım yok diyorsanız, inkospor'un protein tozunu öneririm. Daha ucuz ve aminoasit tablosu çok yakın birbirine. İkisi de alman markası.

not: Kreatin için biraz erken olabilir sizin için ama gerisi geçerli.

Protein tozundaki BCAA salt alınan BCAA gibi işlem görmüyor vücutta, o nedenle istediği kadar yüksek olsun hiçbir anlamı yok, ben Optimum Gold tavsiye ederim aradaki fiyat farkı senin için önemliyse.

kullanmak istememdeki amaç yumurta, tavuk, yulaf falan artık mide almıyor. o yüzden bu şekilde desteklemek istiyorum. sporu bırakmak istemiyorum ama bırakırsam bu yeme içme problemi yüzünden bırakacağım. korkuyorum. o yüzden protein tozu alsam iyi olur gibi geliyor.

aradaki 50 tl önemli değil. 230 veren 275 de verir. sadece ikisi de aynı ise neden 50 tl fazla vereyim ki.

Ben kullanacak olsam Optimum alırdım. Weider kötü değil, sadece pazarlaması iyi yapılıyor. O yüzden pahalı. Yani içerik olarak mükemmel fark yarattığı için değil.

230 olanı alıp üstüne geriye kalan 45 liraya bir multivitamin alırsanız inanın çok çok daha faydalı olur. İnkospor da 230'du en son şu an kaç bilmiyorum.

www.supplementler.com

şunu alıcam. 218'e geliyor. bir de el atmışken multivitamin de önerirseniz sevinirim. ikisi de aradan çıksın.

Multivitamini boş ver, işine yaramaz. Hatta içindeki yağda çözünen vitaminler vücudunda depo edilmişse, zararı bile olur. Ek bir şey alacaksan omega3 al.

Spor besin markalarının multivitaminleri biraz gereğinden daha pahalı olabiliyor. Normal eczanelerde satılan Pharmaton ya da Supradyn alabilirsin 1 ay gidiyor. Site olarak besindestek kullnabilirsin hala yapıyor mu bilmiyorum ama 200 lira üstü alışverişte 4 tane protein çikolatası + havlu + shaker hediye veriyordu. Bi sor bence :)

www.besindestek.com

Protein tozlarında güvenilir marka kullanmak önemli. Weider uzun zamandır kullanıyorum fakat 80 plus protein olan çeşidini. Nedeni ise herhangi bir tatlandırıcı olmayan sade seçeneğinin olması. Hiç bir katkı maddesi ve tatlandırıcı yok içinde.750gr olarak ve 500gr mevcut. Kasein , yumurta ve whey protein karışımı oldugu icin sadece yatarken kullanılır gibi bir algı ama yanlış.günün her saati kullanilabilir. Araştırmalar gösteriyor ki karışık protein kaynakları kas gelişimi ve antrenman sonrası yenilenme için daha efektif .

Olur. Çilek en güzeli hepsini denedim. Kurabiyeli var bunlara ek oda güzel ama sonra bayıyor. Muz da ilk başta güzel geliyor sonra bayar. Çikolata çok klasik sıkıyor artık beni. En iyisi yine çilek bence.

Hiç bilinmeyen bir marka alma. Aldığın markayı güvenilir yerden al, spor salonundan alma. Resmi distribütöründen alman en iyisi. Ucuz diye ne idüğü belirsiz bir siteden alma. Decathlon mesela ON'nin resmi satıcısıdır, oradan ON alabilirsin. Bir markadan diğer markaya ciddi farklar yok, içeriklerine baktığında da görebilirsin yani kafana çok takma.

dilimizin algılayabildiği tat sayısı 4'tür. tatlı, tuzlu, ekşi ve acı (biber acısı değil, zehir acısı).

bunun dışında algıladıklarınızın tamamını (mesela kimyon baharını, çilek aromasını falan) dilimiz değil, burnumuz algılar.

Dilimizin algıladığı tat sayısı 100 binin üzerindedir . Dilimizin algiladığı tat grubu ise 5 tanedir. Tatlı , tuzlu , ekşi, acı ve umami .

www.ncbi.nlm.nih.gov

Gaziantep valove çikolatayı arıyorsun, havale yapıyorsun sana 1 paket yolluyorlar. ŞA-HA-NE. Laduree overrated evet hatta istanbul'da overrated olmayan makaron yok.

Bence de overrated.

şimdi neymiş diye baktım.
"faydasız ve gereksiz bir gıdayım, benden uzak durun" diye bağırıyor.

overrated üstü bir derece varsa onu seçerdim. olmaz olsun öyle tatlı. çok iyi dedikleri bir yerde denedim, tatlıdan içim yandı. hiç gereği olmayan popüler kültür gıdası.

paris laduree'de yedim. mükemmel bir şey. istanbuldakiyle alakası yok. ama pahalı, tercih etmiyorum.

gereksiz overrated bencede. hele mücevher modunda ufak ufak paketlerde premium kutularda filan satılmasına şaşırıp kalıyorum.

Yemeden önce sert kurabiye gibi birşey zannederdim, ilk yediğimde dişim içine gömülünce kıvam bakımından hayal kırıklığı olmuştu. :))
Tadından veya kıvamından ziyade o verdiği "Aman Yarabbi Paris'teyim ve makaron yiyorum!!!" hissi için Paris'te yemek güzel. Sanki hayali dilek listemdeki maddelerden birini karalamışım gibi başarılı hissediyorum. Paris'te makaron? Check! İtalya'da pizza,makarna,gelato? Check! vs vs.

Guzel yapan yerde iyi oluyo ama gidip de ulan bi makaron yiyim diye aramam. Paristeki ladureede ben de yedim, donuste paris havaalanindaki bi cikolatacidan hediyelik aldiim daha basariliydi.

Pierre Hermé'nin makaronunu yiyene kadar hepsi abartılı

Ben ki her türlü tatlıyı seven bir insanım, bana bile güzel gelmiyor tadı. Ömür boyu yemesem aklıma gelmez.

Bir kere yedim. İçi boştu ve tadı için aşırı abartılı bir fiyatı avardı. Onun yerine aynı görünümlü ama daha kaliteli, ucuz tatlı lazımsa Bahar Pastanesi'den şarmeli alınmasını tavsiye ederim. Acıbadem hamuru ile yapılıyormuş, tadı da kendi de dolu dolu.
scontent.cdninstagram.com

Vergi iadesi sistemi var ama cok karisik. Hatta evden ise gittigin kilometre basina harcirah felan da var. Ama bu dokumanlarin takibi, yasal mevzuta hakim olmak, almanca terimlere hakim olmak ciddi bir is. Almancilarin dedigi gibi "almanyada kagit kurek isleri bitmez". O nedenle genelde almanyada yasayan turk veya almanlar bir finans danismani ile calisiyorlar. Bu sirketler genelde komisyon karsiligi calisiyor. Guvenilir bir tane bulmakta yarar var.

Arbeiterkammer larin bilgilendirici brosurleri oluyor. Onlari okuyabilirsiniz.

Ya da bir steuerberater tutabilirsiniz kendinize.

Emrahday +1
Biraz karisik.

Uğraşmaya değmez bile , bir muhasebeci tutup 30-40 eur ücret ile hesaplama yaptırabilirsiniz. Maaşınızdaki sigorta primleri varsa özel hayat sigortası , araba sigortası, aylik abonman vs gibi durumlarda alırsınız. Şirket degilseniz fiş biriktirmenize gerek yok. Ender durumlarda finanszamt size iade vermek yerine para isteyebilir

Spree turu hava güzelse cok guzel fikir. Reichstag düsünüyorsan kesin onceden internetten randevu sistemine gir, gün-saat belirle. Cok bekleniyor bazen.

DDR Muzesi´ne gitmeni kesinlikle tavsiye ederim.

Mustafa's Gemüse Kebap dedigin yer.

Neresinde kalacaksin Berlin´in o onemli. Bazi noktalarindan yarim saatten bile az sürüyor cünkü.

Berlin Filarmoni´nin oglen arasi ucretsiz konserleri oluyor. Yanina bir sandvic alip orada dinlenmeye gidebilirsin.

Neukölln´de hip cafeler/yemek yenecek yerler: Frollein Langner, Brammibal's Vegan Donuts(donut yemeyecekseniz de gidin, müzikler cok iyi ve amerikanosu muhtesem!) ama Maybachufer Ufer´a gidip kanal yaninda bira icmek de güzel.



Berlin´de olsam seve seve yardimci olurdum. 4 aya yakin orada yasadim, spesifik sorulariniz varsa tabii cevaplamaya calisirim.

Reichstag bence de cok guzel. Internetten randevu alindigini bilmiyordum ama biz gittigimizde bir gun sonrasina vermislerdi. Internetten aliniyorsa daha iyi. Yani reichstag hem cok bilgilendirici oldu, hem de guzel, aksam gunbatimina yakin daha guzel oluyor.

Mustaga's gemüse kebap bence abartilmis bir balon. Hem yemesi cok zor. Durumun icine o kadar cok sey koyuyor ki, kapkalin bir sey oluyor. Kreuzberg taraflarinda, U-bahnla gidiliyor, Mehringdamm duraginda iniyorsun hemen orada.

Gitmediyseniz Holocaust Memorial gorulebilir. Reichstag'a cok yakin zaten. Ama oyle oha efso fln degil bence.

Edit: Berliner Dom'u begenmistim bir de ben. Onunde fotograf cekilmelik tam hehe.

Mustafa's Gemüse Kreuzberg'de, Mehringdamm'da. Lezzet arayarak döner yenmez ama Berlin'de, meşhur bir şeyi denemiş olmak için tad tadacaksan.

Potsdam bir günde hallolur.

Şehirde yeni sayılırım ve biraz meşgulum bu sıralar, yoksa seve seve gezdirirdim. İyi eğlenceler.

Turistik şeyler yazılmış. Vaktim olsaydı Sony center'da 3D bi film izlerdim ben.

museum island, mitte, pranzlauberg

Mustafa's gemüse kebap'ta 1 saat sira bekleyip umdugunu bulamayacaksin. Lutfen gitme rica ediyorum, zamanina yazik.

Havalar şu sıralar düzeliyor ve Berlin'in en güzel zamanları başlıyor. Açık havada vakit geçirmek ayrı güzel oluyor spree tur bunlardan biri. Sansoucci için bir gün yeterli ve pfaueninsel e gidebilirsin tavuskuşu adası,hem farklı hem tarihi. Çünkü her yer zaten saray Berlin'de.

Kısaca ilgi alanlarını belirtsen daha rahat tavsiye verilebilirdi. Ama eğer modern sanata ilgin varsa başka yerde bulamayacağın "picasso ve dönemi" ismiyle şuan sergilenen yüzün üzerinde picasso -ilk çizimlerinden ölümüne kadar- klee, matisse, cezanne için berggruen müzesini ziyaret edebilirsin.Heinz berggruen un kendi koleksiyonun sergilendiği müzede picasso'nun etkilediği ve etkilendiği dönemi bir arada görünce ayrı bir çarpıcı oluyor.hepsi de çok önemli ve özgün isimler.ilk katta aynı zamanda çok önemli giacometti eserleri ve afrika heykelleri de mevcut.

Mustafa's gemuse denildiği gibi gayet kolay bir lokasyona sahip ama bütün gün 100 mt sıra olması sadece ucuz ve doyurucu olmasi ve turistik bir ziyaret yerine donusmesinden. Defalarca kullanılmış yağda kizartilan yikanmamis sebzeler ile tavuk eti,salata, mayonez ve quark bazlı bir kaç sos , soya sosu , limon suyu (konsantre),beyaz peynir ve yetmiyormus gibi biraz daha tuz dan oluşan dürümü yemek için bekleyeceksen , sen bilirsin tabi :)

Belki de visitberlin.de ve berlin.de adreslerini kullanmışsindir mutlaka, aradığın spesifik bir yer ya da kategoride işine yarar. Bloggerlar da ayni şekilde belirli kategorilerde çok işe yariyor. Tavsiye edeyim dicem ama blogger arkadaslarimin, alman ya da yabancı,hepsi yeme-içme üzerine yaziyor o yüzden bişey diyemiyorum.

Sachsenhausen toplama kampı. 35 dk otobüsle yolculuk sonrası 15 dk yürümüştük. İlginizi çekiyorsa bu tarz konular, gidilip görülmeli.

Potsdam gidiş dönüşünüz neredeyse bütün gündüzünüzü alır. park çok büyük. hepsini yavaş yavaş gezmek ister, kasabada vakit geçirmek isterseniz bir gününüzü ayırın derim ben. onun dışında herşey yazılmış. park bahçe seviyorsanız treptow a gidin. akşam içmek için neukölln sokakları ideal, daha hipster ortam istiyorsanız prenzlauer berg e gidin.
pazar günü mauer park a gidip karaoke dinleyin.
ben de bir sene kadar yaşadım berlin'de. sorunuz olursa cevaplamaya çalışırım.

Farklı bir şeyler arıyorsanız Berghain'a gidin derim ben.
Gitmeden biraz araştırın ama, sonra orada şok olmayın =)

cevaplar icin tesekkür ederim.
Tegel havaalaninin yakininda kalicam. o civarda bisikletle gezmelik güzel rotalar var mi? Tegeler see civari nasil mesela?

bir de mustafa'yi gömenler 2-3 yer önerseymis keske.

Mustafa Gemüse Kebab güzel bence.
O kadar sıra beklemeye değmez, o yüzden warschauer straße'dekinde yemek en mantıklısı.

skechers kesinlikle

Skechers rahat ama dayanıksızmış o yüzden baştan eledim.

new balance 411
new balance 624

direkt model verdim. ozellikle 624ab muthis. ben hayatimda bu kadar rahat ayakkabi giymedim. ama skechers hic denemedim, herkes onu da ovuyor. veya camper da daha iyi olabilir.

asics'in ayak tipine özel tabanlı ayakkabıları var. biraz araştırma ile sana uygun olan modelleri bulup deneyebilirsin.

Skechers
Nike
Asics

Running modellerine bakın

Kullanim alanini bilmemekle beraber asagida da crocs ile soru soran arkadasa da yazmistim ,kimi zaman gunde 16 saat ayakta durmama ragmen crocs giydigimden beri hic bir sorun ve agri yasamadim ayaklarimda. Yaklasik 3 senedir kullaniyorum ve her gun giyiyorum ondan once neredeyse her ayakkabi-terlik modelini denedim ve hep sikinti yasadim.

Çok rahat.

Oldukça rahat, kalın tabanlı olanlar (retro idi sanirim model) daha rahat.

Kimi zaman günde 16 saat ayakta olmama rağmen en ufak bir ağrı yapmıyor ayakta,parmakları vs. Retro gibi kalın tabanlı modelleri daha da rahat bence de.

Anatomik olarak rahat fakat çorapla bile terletiyor. Kaba olduğundan hemfikiriz.

Retro +1 uzun süre ayakta dursam da ağrı yapmıyor.

Kahve bagislari calistirir onun da diyete bir etkisi vardir diye dusunyorum

Bagirsak*

sabah aç karnına içerseniz etkisi var ama son derece zararlı. vücutta serbest radikallerin oluşmasına sebep oluyor. o da kansere.

Hiçbir besinin olmadığı gibi kahvenin de yağ yaktırma olayı yok. Yağ bir enerjidir, enerjiyi harcamak için, yani yağı yakmak için bir faaliyette bulunman lazım. Şimdi vücut dinlenik haldeyken de yağ yakıyor, faaliyet nerede o zaman dersen, oradaki faaliyet de metabolik faaliyetler. Yani vücut canlı kalmak için de enerji harcıyor, bunlar da çoğunlukla yağlardan karşılanıyor. Onun dışında, kahve içtim hadi yağ yaksın gibi bir durum yok. Kahvenin avantajı, içindeki kafein nedeniyle uyarıcı olmasıdır, bu uyarıcı da fiziki performansını artırır ama o da birkaç birimden fazla olmaz. Tolerans geliştiğinde o da olmaz. Sen diyetini düzgün yapıyorsan her şekilde yağ yakarsın zaten. Antrenman öncesi de şekersiz kahve içmenin uyarıcı etkisi olur ama çok şart olan bir şey değil. Dediğim gibi yağ yakımını artırmaz sadece uyarıcı olur. Ha her besin vücutta işlenirken termojenik etki nedeniyle biraz kalori harcar ama bu kayda değer miktarda olmaz, yani ona bel bağlamak doğru olmaz.

İkincisi; serbest radikallere neden olan şeyler kirli hava, sigara, alkol, bol karbonhidratlı besinler, trans yağlar gibi metabolik olmayan ürünlerdir. Kahve çekirdeğinin böyle bir özelliği olmadığı için haliyle serbest radikalleri de açığa çıkarmaz. Yani kanser gibi bir sonuca ulaşılmaz kahveyle. Ispanak ne kadar kanser yapıyorsa kahve de kadar yapar.

Günde alınan 600mg kafeinin 100 kalori yaktığı bilimsel makalelerde yazılı. Fakat 600 mg kafein çok büyük bir miktar(1 büyük fincan kahve 60mg kafein içerir) ve angelusun da yazdığı gibi vücut toleransina bağlı olarak etkisi değişiyor. Vücut kg başına 4 mg tavsiye edilen günlük alım miktarı fakat belirli bir -1 ya da 2 ayda bir- süre sonra etkisi azalınca 1-2 hafta bırakılarak tekrar kullanmakta fayda var. Kafeini almak doğrudan kalori yakımina sebep oluyor ve enerji yani kalori harcamasini yükseltiyor ama alınan dozlarda dikkat edilmesi gerekiyor.

Bir de kafeinin beraber kullanıldığında metabolik etkisini artıran ürünler(nikotin,efedrin,yeşil çay vs) var ayrı bir inceleme konusu.

İsteyene kaynak gönderirim ayrıntılı inceler. Bu makalelere göz atarsanız genel anlamda yardimci olur.

-Greenberg JA et. al. Coffee, diabetes, and weight control. Am J Clin Nutr. (2006) 84(4):682-93.

-Diepvens K Obesity and thermogenesis related to the consumption of caffeine, ephedrine, capsaicin, and green tea. Am J Physiol Regul Integr Comp Physiol. 2007 Jan;292(1):R77-85

diyet ve spor varsa günde 2 litre su içtiğinden de emin ol. günde 1 litreyi bile zor görmemekle 2 litre içmek arasında vücudunda fark görüyorsun sağlıklı bir diyet ve sporla birlikte. benim için sorunlardan biri buydu mesela geç öğrendim su içmenin oldukça önemli bir parça olduğunu.

Spor performansını arttırarak yağ yakımını destekleyebilir tabi. Yüksek dozlarda metabolizmayı da biraz hızlandırıyor ama çok hafif etkiler bunlar. Spordan önce çak bir tane, yeter.

Fotoğraf atarsan kozmetik olarak daha iyi yorumlayabilirim, yorumlayabiliriz.
Cam zaten kolay kolay çizilmez safir olduğu icin.

@fyodor +1

Fotoğrafa göre yorumlayalım.

edit: 24 bin lira fiyatı saatçi verdiyse ölücülük yapmıştır diye düşünüyorum.

Orijinal yazamamışın bir türlü:/

Foto at daha net konuşalım. Her şeyi iyiyse 26-27 bin civarı.

Kutulu-sertifikalı ve bileziği de çiziksiz olan 2007 gmt ii lerin 6000-6200$ arası gittiğini düşünürsek kapıyı minimum -minimum diyorum- 5000-5500 dolardan açmak yanlış olmaz.

Binlerce liraya satılan replikalar var. Orjinal olduğunu sertifikası olmamasına rağmen nasıl tespit ettiniz? Rolex bayiine falan mı teyid ettirdiniz?

@filipis mekanizması açıldı bakıldı. 2 saatçi teyit etti. ekstradan binlerce liraya satılan hiç bir replika rolexte rolexin orijinal mekanizması kullanılmıyor.

edit : bir ekleme daha yapayım nişantaşı rolex bayisine götürdüğümde biz anlamıyoruz demişlerdi bayilerin bu konularda pek iyi oldukları söylenemez bence. Sadece satış kısmında varlar

O fiyat bandında çok daha iyi saatler olduğu ve dünyanın en kolay taklit edilebilen üst segment saati olduğu için ilgim dışında kalıyor fakat kutusu olmaması neyse de sertifika yoksa fiyat bir hayli farkeder.

Bir insan orjinal olduğundan bile haberi olmayacak şekilde öyle bir saati nereden edinir ve kolayca satar? Kendim yaşadığım ve çevremde denk gelen durumlarda hırsızlık sonucu elde edilen saatlerle yapılan alım satım işlemleri oluyor böyle işlemler.

Seramik değil deliksiz eski kasa. Kondisyonu da pek iyi görünmüyor. Kutu neyse de sertifika olmadı mi satış zor. Bu haliyle esnaf maksimum 2 bin usd civarı verir. Kullanıcıya da maksimum 2,5-3 arasına satarsınız. Chrono24 den saatin aynısını bulup bakabilirsiniz.

Orijinalligi ile ilgili ciddi suphelerim var. Fotograflarin kalitesi kotu ama gordugum kadariyla ozellikle kordonda uyumsuzluklar var.

2007 uretimlerde var mi bilmiyorum ama camin icine ciplak gozle gorulmesi cok zor bir Rolex logosu lazerle isleniyor. Uygun isikta ve belli aciyla bakarsaniz ciplak gozle de gorursunuz: s579.photobucket.com

O saat replika. Saatçiler dediğiniz adamlar casio, citizen, seiko en pahalı 5-6 bin tl lik saatlerle ilgileniyorkar, rolex satıcısı ve anlayanı farklı.

Öyle elime bir şekilde, orjinal olduğubu dahi bilmediğim adamdan çok uyguna aldım diyorsanız bence dolandırılmışsınız, belki o arkadaşta dolandorılmış, bu klasik scam çünkü.

Bu tarz ürünlerde sadece bundan anlayan adamların bildiği 4-5 güvenlik adımı olur, camdaki lazer, sallıyorum kadranın arkasında kod, pimin içinde bir ayrıntı etc.

Replika olayı aldı başını gitti, klasik saatçinin sadece mekanizmaya bakıp "bu kesin orjinal" diyebilmesi imkansız.

Yalnız bir saatin orijinal olup olmadığıni anlamaları o kadar zor bir şey degil.

Babam yüksek lisans döneminde rolex fabrikası'nda saat teknisyeni olarak calismis, sonrasında da rolex'in başka biriminde çalıştı emekli olana kadar. Bir sürü de arkadaşı var hala saat imalatı bölümünde olan. Çok net biliyorum ki ellerine aldıklarından 2 dakika sonra saat orijinal mi değil mi, anlıyorlar (Babam bile anlıyor). Fotoğraftan anlarlar mi bilmiyorum ama isterseniz göndereyim babama.

Bir de Türkiye'de durum nasil bilmiyorum ama İsviçre'de sertifika konusunda buyuk titizlik gösteriyorlar. Babam sertifikasını kaybettikten birkaç gün sonra rolex'e başvuru yapmisti. Inceleyip sertifika gönderdiler eve. İsterseniz rolex bayiisine bunu da bir sorun zira pahalı saatler olduklari için değer kaybetmesini istememek hakkınız.

Topuğu böyle olan bi ayakkabıya güvenip 150 kilo squat'a girmezdim. Squat'ı bırak yürürken bile giymezdim ben.

Romaleos 2 ve simdi 3 kullaniyorum. Ayni zamanda Adidas Adipower , Power perfect2 ve son olarak da Leistung 16 II kullandim ve Leistung u kullanmaya devam ediyorum. Romaleoslar gosterdigin Reax a benziyor gibi gorunse de topuk destegi olarak cok daha ergonomik diye dusunuyorum. Zoom ozelligi daha cok kosu ve uzun sureli yapilan aktivitelerde uygun oluyor.

Power perfect 2 aralarinda en ucuzu olmasina ragmen ,benim tecrubelerime gore squat ve deadlift antrenmanlarinda diger hepsi kadar destek oluyor. Sadece Adidas leistung 16 bagcik olarak yeni bir teknoloji ve ayagi cok sabit ve siki hissetme olanagi sagliyor. Bunun disinda hepsi ayni neredeyse,Romaleos 3ler de dahil. Aranilan ozelliklerin basinda bagcik bolumunde iyi sabitleme ve topuktaki 2 ile 3-3.5 cm destegin ayakkabinin geneline nasil yayildiginin onemi buyuk.

metcon kullanıyorum, memnunum

Koşu ayakkabısı adı ile geçmese de, bu kadar yastıklaması olan bir ayakkabı ile ağır squat olmaz. Ben senelerce Sirkeci'den aldığım dandik bir halter ayakkabısı kullandım. Takoz gibi tabanı vardı. Crossfit tayfasının kullandığı hibrit modellerden deneyebilirsin.

www.muscleupsport.com

www.muscleupsport.com

topuk burun yükselilik farkı oluyor squat ayakkablılarında.
ayak bileği mobilitesini artırmak için faydası çok.

dostlarım aslında sıkıntı şu. lifting için ayakkabı yok gibi bir şey. siz nereden alıyorsunuz? muscleupsport'ta var birkaç model. reebok lifter 2.0 gözüme kestirdim. onda da benim numara yok (44.5). gerçi bunların kalıplar nasıl bilmiyorum. koşu ayakkabılarıyla aynı ise 44.5 olması lazım. sadece 500 600 lira'lık modellerin numarası mevcut.

Ben de 44.5 kullanıyorum bu tür ayakkabılarda fakat dediğiniz gibi bulana kadar baya uğraşıyorum, kendi mağazalarında bile olmuyor çoğu zaman. Genelde internetten alıyorum numarasi belli olduğu için. Ama yurtdışındayım o yüzden alternatif çok bulunuyor bir şekilde.

şaka gibi koskoca ülkede reebok legacy ve nike romaleus 3 dışında lifting ayakkabısı yok. kullanmadığım anahtar kelime kalmadı. ecnebilerin görüşleri romaleus 3'ün 2'sinden daha kötü olduğu yönünde. youtube'da inceleyenler reebok legacy demiş. video'lardan gördüğüm kadarıyla malzeme kalitesi daha iyi, nike fazla ucuz duruyor bunun yanında. açıkçası bütçe problemi yok ancak kazıklanma hissi sıkıntı.

şimdi soru şu: siz olsanız reebok legacy'e 547 lira verir misiniz? yurtdışından getirtsek daha pahalıya mal oluyor, 200 usd fiyatı.

reebok'ta ilk alışverişe %15 indirim tanımlanıyor. ayakkabı 464 lira'ya geliyor bu şekilde. bu arada çakma olduğunu düşündüğüm converse aldım bi çift de, 65 lira ucuz geldi. buradan: urun.n11.com

evet sizce reebook legacy için 464 lira ideal mi?

Ne alacağınıza göre değişiyor, ben güvendiğim ve bildiğim birkaç siteyi yazayım:

www.kocamaar.com (oldukça kaliteli ve iyi çiftlik ürünleridir ama fiyatı tuzlu biraz)

www.guzelgida.com Bu sitede en çok sevdiğim şey; badem unu, hindistan cevizi unu gibi değişik şeyleri de bulabiliyorsunuz.

www.sadepazar.com (baklagil, aktariyede çok güvenilir. İstanbul- Fatih'de kendi mağazaları var oradan da alabiliyorsunuz)Ham kakao, kakao yağı gibi doğal şeyler bulunabiliyor.Zeytinleri ve zeytinyağları da güzel diyorlar ben denemedim. Daha ucuz.

www.koryumurta.com.tr (adından da anlaşılacağı üzere yumurta için ben hep buradan alıyorum)

meyve sebze için de;

www.misbahcem.com (Burayı hiç denemedim sadece duydum ben pazardan aliyorum direkt)

toprakana.com.tr

Testosteron bunlarla artsaydı inan bana her erkek testosteron bombası gibi dolaşırdı. %000,1 mg bile etkisi yok.

iyi hamile kalırsın dememişler asfasfasf testosteron ile korkutmak yeni mi çıktı?

Erkek ostrojen salgiladigi gibi kadinlar da testosteron salgilamaktadir. Onemli olan bunun belirli bir dengede olmasidir .

Magnezyumun serbest testosteron seviyesine kanitlanmis hic bir etkisi yoktur.

ZMA -zinc magnesium aspartate- yani cinko,magnezyum ve B6 vitamini ile karistirmamak gerekiyor . Magnezyum bu sekilde belirli doz ile kullanildiginda testosteron seviyelerinde yukselme gorulur. Magnezyum degil cinkonun islevinden dolayi.

Airbnb daha dogru bir seçim olur. O kadar kalabalık yer var mıdır bilmiyorum ama ben gittiğimde yarı alman yarı Kübalı bir ailenin evinde ayrı şehirlerde 1er hafta kadar kalmıştım günlük 50 eur . Özel mülk edinmek çok zor olduğu için seçenek fazla olmayabilir ama denk geliyor. Zaten bir kere kaldıktan sonra site üzerinden değil de ev sahibinin telefonundan iletişime geçmeye başlanıyor , komisyon yüksekliğinden dolayı.

www.casaparticular.com Burdan bak, çok daha ucuza bulabilirsin.

Ufak bir yerse, butik tarzı orjinal yiyecek ve içecek bir yer olsun. Fiyatlar da dengeli tabi o zaman yürürsünüz umarım. Mesela müzikler ve tasarım... Aynı konseptler yerine farklı bir tarz oluşturun. Belli saatleriniz ve günleriniz olsun. O zamanlara özel bir aktivite yapmayı deneyin vs.

Not: İstanbul'daysanız ve açarsanız, haber verin

lokasyon neresi? normalde bu tarz taleplerle ilgili açmayın derim de ufak ve çok beklentili olmayan yer batsa da büyük zarar vermeyeceğinden ve çalıştığınız işi bırakmayacağınızdan ilgimi çekti. yardımcı olmaya çalışayım.

Kardeşliğinizi bozmamaya dikkat et. Aynı durumu kardeşimle yaşıyoruz, para meseleleri çok fena. Şeffaf olun, ödemeler aksarsa falan çok çok fena olur. Ben bir aile işinin başındayım, kardeşim kirayı ödüyordu. Dükkan sahibinin mod değişiklikleri bizim aramızı bozar oldu, borçlar ve tutulmayan sözler, allahım bir buçuk yıldır kanser gibi.
İşi bilmiyorsanız yapmayın, kafelerin vergisi yükümlülüğü çok.

Bizim işimiz bakım tamir bu arada, gıdalı içecekli işleri bilmem.

lokasyon tam belli değil. Amacım para kazanmaktan ziyade sıfırdan çok büyük bir başarı elde etmek. kardes kavgası risk Vs sıfır. İkimiz de sıfır beklenti ile giriyoruz. Sloganimiz hoping for the best but expecting the worst.

Lokasyonu belirlemek için dükkan bulucam ondan sonra dükkan önünden geçen insan profilini gözlemleyecem muhtemelen Karaköy olacak

Sevk kirmayı siar edinmiş tipler yazmasin please.

Şevk kırmak için yazmadım,ne haddime.Bu konularda az da olsa bilgim olduğu için yazmıştım.

Lokasyon tam belli değil, konsept belli değil,araç gereç konusunda bir belirsizlik var.Çok büyük başarıların tohumu sadece bir fikirle atıldı evet ama ortada somut bir şey olmadığı için gerçekten iyi niyetli olarak tavsiye vermek istedim.Çünkü etrafta bu şekilde başlayarak kapanan yüzlerce işletme görebilirsiniz.

Ufkunuzu iki katına çıkarmaz ama Nicholas Lander'in art of restaurateur diye bir kitabi var edinebilirseniz okuyun , 3 masalı da olsa 50 masalı da olsa işin özünü kavramaniza yardımcı olur. Büyük değil çok büyük başarı için biraz ayağınızın yere basması gerekir.

Dekorasyon ve içerik önemli
Ha bana kalırsa semt tostçusu olun 2liradan tost 4liradan sandviç satın

kardşle ortaklık yapıp kardeş kalamamış biri olarak ben de diyorum. ortaklık yapmayın.
bir de tabi beklenti de önemli. 2 bin kira ödeyeceksiniz karşılığında ne bekliyorsunuz? 4 alırım kalanına hiç karışmam diyorsanız başka tabi.

"deneyeyim ya kaç para kaybederim ki" demiyorsan, hedefin başarılı olmaksa;

1- dükkanı açmadan bütçe oluşturacaksın bildiğin gibi. bu bütçeyi oluştururken dükkan kirasını en az 6 ay peşin ödeyeceğini göz önünde bulundur. bütçeye %30 ek yapacakmışsın gibi kredini hazırda tut.

2- dekorasyon, lokasyon, fiyatlar önemli unsurlar değil. insanlar senin kafene özel bir şey için gelmeli. 3-5 masa ile kalabalık sosyal bir ortam olmayacaktır, dolayısıyla benzin gibi dayarım 50 liradan pattesi kafasına girme. soguk sandviç konusunda spesifik şeyler üretin gibi. ben sandviç yemeye mayeskuelin kafesine gideyim.

3- minimum eleman çalıştır. insanlar öz çocuklarına sahip çıkmakta zorluk çekiyorlar, elemana sahip çıkmaya çalışmak ölüm. her ay en az 2 bin lira masraf edersin bir de kötü olursun.

4- mutfağı kesinlikle sizin yapmanız gerekiyor. aşçı çalıştırayım falan dersen 3. ay güm. kardeşin hergün o mutfağa kendi girecek.

5- her sabah aynı saatte dükkanın açılması gerekiyor. mümkünse mesai saatinden 1.30 saat evvel.

6- çok hipster kafasına girmemeni tavsiye ederim. orjinal olacak diye sıradanlaştırdılar.

7- kadıköy moda'da dün diye bir kafe var. git bir incele derim.

bol şans

ya arkadaslar yorumlariniz icin cok sagolun; ama bu kadar empati yoksunu olmayin lutfen. sizin yada cevrenizdeki kardeslik modelleriyle benimkini bir tutmayin. kendisi dunyanin en tatli insanlarindan biri kalkip dukkani satip paralarini calsam bile canin sagolsun diyecek biri. kaldi ki ikimizin de beklentisi cok az bu isten.

ayrica bu isi bilmiyoruz derken biraz alcakgonulluluk ettim. ama ben gayet ununu elemis, dandik islerle baslayip kurumsal firmalarda iyi pozisyonlara gelmis biriyim. ayaklarim muhtemelen bircok isletmeciden daha saglam yere basar. o yuzden amcaoglunuza yapacaganiz turden cok basic tavsiyeler vermeseniz sevinirim.

ya dünden beri okuyorum adam şevk kırmayın dedikçe kardeşine güvenme deyip duruyorsunuz, nasıl adamlarsınız ya:)
yani başınıza gelen şeyleri söyleyip hazırlıklı olsun diye yapıyorsunuz eminim ama zaten deli gibi bir para kazanma derdinin olmadığını söylemiş, en azından ilk aşamada, yazmayın moral bozucu şeyler işte, siz dediniz diye vazgeçmeyecek adam bu saatten sonra belli.
bence güzel bi konsept oluşturup, iyi müzikler çalınan bir yer olursa, fiyatı çok abartmadan bi ürün için bile kendine çeksen müşteriyi güzel olur. mesela değişik tostlar ya da sandviçler ya da ne bilim kahveler yaparsın bir tanesi için bile ya şuranın x'i çok güzel deseler tamam işte tutar neden tutmasın, beşiktaş'ta evden çarşıya inene kadar gördüğüm tüm cafeler ağzına kadar dolu, hepsi de birbirinin aynısı, biraz değişiklik yakalarsan tamamdır.
bide her yer kahveci oldu mesela değişik çaylar yapsanız bi iki farklı şey bile tanıtır sizi. moda'da çaydanlık diye bir yer var mesela onların konsept tamamen çay üzerine ama bi gidip iç çaylarını ortamın menünün farkını gör bence.
çok kolay gelsin.

Yan tarafta bir kafe var komşu. Laflıyoruz,benim ödemediğim bir çok vergi eklentisi ve harç var ödediği. Böyle görünmez kalemler nakden kitlemesin sizi diye söylüyorum.
Bir sipariş verilir, anlaşan hanginizse, biraz büyük tutar meblağı, iki ay sonra ödeme zamanı gelir para çıkmaz, ya da peşin ödenir ama satılıp nakde dönüşmesi yavaş olur..
Ne bileyim, kardeşin temizlik anlayışı senden farklıdır, laf ederse biriniz, diğerine batar, ufak şeyler BİRİKİYOR!
Ben üniversite boyunca organizasyonlarda ve barlarda çalıştım, bildiğim şey, bu sektördr elemanların ekserisi piç olur. Eleman illa şart, bir dükkan minimum iki kişi ile işletilmeli, büfe değilse, bakkal değilse. Bu da yabancı birini işe almanızı gerektirebilir. Bu da piçin birini işe alma riski demek.
Bilmiyorsanız girmeyin tavsiyesi bu açıdan haklı.

Özetle, başta herkes çok olumlu çok ümitli konuşur, full realist olun, işte kararlı olun ama yoldan çevirmeye çalışanların lafına itibar edin. Ay çok güzel masa örtüleri koyarsınız, butik olur, salaş olur, şeker şeker ekmekler tuzluklar koyarsınız servise falan diyene he he deyip yollamak lazım.

yoldan cevirmeye calisanlarin lafina itibar edin nasil bi cumle allah askina.

hakkaten cogunuza inanamiyorum. alti ustu ufak bi cafe ya. sanki marsa gidecek arac projemden bahsediyorum. disarida binlerce benzer model var. size kalsa herkes oturup sabah 9 aksam 6 robot gibi calissin. hakkaten saka gbisiniz. ben kardes ve risk problem degil dedikce ayni seylerle geliyorsunuz. kendinizin yapmak isteyip de yapamadigini baska biri yapinca kiskaniyorsunuz o yuzden bu kadar olumsux konusuyorsunuz dicem artik.

2000 tl ile nereyi kiralayacaksınız bilemiyorum, ama bu işin sırrı müzik, güzel/yakışıklı çalışan, farklı ortamdır. karaköyde var mı 2000 tl'ye kira? varsa bende başlayayım.

Vücut sindirimdeyken kanın büyük bir kısmı midede toplanmışken hareket etmek tehlikeli. Yazı da çok saçma hiçbir bilimsel geçerliliği yok. Kan şekeri bu şekilde düşmez ya da diyabet bu şekilde engellenmez.

evet angelus, seni hatırlıyorum sıkı sıkı tembih etmiştin, hatta yemekten hemen sonra da ev işlerini bile hemen yapma bir 10-15 dakika otur öyle demiştin. ben hep onu uyguluyorum.

Yemeklerden sonra kan şekeri hızla yükseliyorsa zaten dandik bir şey yemişsindir, ondan hızla yükselir. Yükselen kan şekerini "Dur biraz egzersiz yapayım da düşsün" diyerek düşüremezsin. İnsülin şekeri hücrelere sokar öyle düşer, yer yoksa yağa dönüştürür öyle düşer. Ha hiçbiri olmasa adrenalin salgılarsın öyle düşer ama o da hipoglisemiye sokar. Yürüyüş yapmak niye düşürsün. Evet egzersiz yapınca kan şekeri düşer de o çok başka bir konu, yani yemek sonrası yükselen kan şekeriyle ilgili değil.

Yemekten sonra kanın büyük bir kısmı midede falan toplanmaz ve hareket etmek kesinlikle en doğru şeydir. Ayrıca yediğiniz besinlerin lifli ya da glisemik indeksi düşük-yüksek olması da hareket etmeniz için avantaj veya dezavantaj sağlamaz. Yemek sonrası "hareket"ten bahsediyorum.

Hareketten kasıt zaten yürüyüştür. Ve yazıldığı gibi kan şekerini dengeledigine dair bilimsel calismalar mevcut.Yürüyüş dışında yapılan ağırlık çalışmaları , koşu ve benzeri yüksek efor gerektiren aktiviteler zaten tavsiye edilmez ve yapılmamalıdır. O yüzden böyle aktiviteler yemek yedikten 1 ile 2 saat sonrasında tavsiye edilir.

@boklu yumurta, yani sen diyorsun ki; yemeği yer yemez fazla efor gerektirmeyen yürüyüş gibi aktiviteler sağlığa yararlıdır. anladım sağ ol.

www.livestrong.com

benim anladığım kadarıyla yemekten yemeğe değişiyor. çok fazla yediğin bir yemeğin arkasından hemen yürümek tavsiye edilmiyor diye anlıyorum yukarıda verdiğim linkten.

onun dışında normal bir öğünden sonra hafif bir yürüyüşün faydalı olacağı söylenmiş.

benim de aklımda vardı böyle bişey, bu duyuruyu gördüğüm iyi oldu, ben de ankaradayım, takip edeyim konuyu.

benim önerim yok ama, ankara da kafama göre bir yer yoktur diye düşünmüştüm ben...

tecrübe ve tavsiyelerim bu kurslardan bir şey olmayacağıdır. bunlsr tükselen aşçılık mesleğinin ekmeğini yemeye çalışan kurslar. bu işi yapacağım diyorsanız yurt dışına gidin eğitimini alın

@oscar bu isi yapmak aslinda cok uzun donemde istedigim. simdilik hobi olarak katilmak istiyorum. siz gittiniz mi?

gitmedim ama restoran işletiyorum. o okullardsn çıkanlar ds geliyor ya da arkadaşlarımın restoranlarına da alıyorlar. hiç bişey bilmiyorlar o kadar boş zamanları geçiyor ve para harcıyorlar. eğitim kaliteleri çok çok düşük bence hepsi para tuzağı. siz kaç yaşındssınız ?

Oscar +1

Kesinlikle doğru noktalara değinmişsiniz.Ankara için konuşamam ama İstanbul'dakiler çok daha profesyonel de olsa bizzat gidenler ve kendi yaptığım danışmanliktan biliyorum , neredeyse hepsi zaman ve para kaybı. Aşçılık hem sanat hem zanaat olan nadir mesleklerden. Meslekteki en önemli şey kişinin potansiyeli.

Şimdi soru şu,sanat kısmını mı zanaat kısmını mi yoksa her ikisini de mi yapmayı kafaya koydunuz? Bunun için ne kadar fedakarlıkta bulunabilirsiniz ? Uzun çalışma saatleri , yüksek stres , kısıtlı sosyal hayat vs... gibi etmenlere rağmen büyük tutkunuz yok ise bir heves olarak başlayıp bırakır çoğu kişi.

Bütçe, yaş ve hedefiniz çok önemli ama tutkunuz varsa hepsinin üstesinden gelirsiniz.

benim aradigim o kadar profesyonellik degil aslina bakarsiniz.
master chef izliyordum, ordaki gibi bi curcuna da degil :D

degisik tatlari, lezzetleri kendim hazirlamak, yemek icmek, eglenmek icin bakiniyorum.

hepsi mi para tuzagi :/ buyuk umutlarim vardi aslinda.

Anladim , ben bir an kariyerinizi gastronomi yönünde değiştirmek için etkili bir yol arıyorsunuz diye düşünmüştüm. O zaman o kadar da para tuzağı değil ama yine de gidip staj yapabileceğiniz bir restoranın yerini tutmaz. Böyle bir işi, kalbinde yani işleyen bir mutfakta öğrenmek kadar yoğun ve efektif bir seçenek yok bence. Ama dediğiniz gibi hobi düzeyinde workshoplara ya da kısa süreli kurslara katılmak işinize yarar.

En başta dediğim gibi , herşey sizde bitiyor. Yemek aynı zamanda devasa bir kültür olduğu için pratik yanında okunacak yüzlerce kaynak mevcut,elinize bıçak almanın yanında bu da önemli.

Not: masterChef gibi programları fazla referans almayın ;)

oo. aslinda oyle bi sey olsa ne guzel olur. para da istemem, ogreneyim yeter.

basvursam alirlar mi? tanidik bulmak gerekir herhalde degil mi? gerci o kadar ogrenci varken gastronomi okuyan, beni neden alsinlar :)

onereceginiz kurs var mi peki?

bi de biletixde cok goruyorum. 100-130tl civarinda oluyor bi gunluk egitimleri 3-4 saatti sanirim.
www.turkishculinaryacademy.com
nasildir turkish culinary academy?

Ben de tamamen benzer bir amaçla Ankara'da arayış içerisindeyim. Listenize ek olarak www.chefsartacademy.com da odağımda. Bir tercih yaptınız mı?

haftada 3 gün yeter
hayvansal protein alman şart. etin yüzde 30'u protein, süzme yoğurdun yüzde 10'u, normal yoğurdun yüzde 4'ü, günlük sütün yüzde 3'ü protein. buradan hesap et. kilo başına 0,75-1 gram arası protein alsan iyi olur. 50 kiloysan diyelim günde 40-50 gram kaliteli hayvansal protein iyi olur kanaatindeyim.

Et yemem seçenekler arasında yok. Vegan strongman ve ironman var. Ama bu adamlar e yiyip ne içiyor acaba.

o zaman peynir-yoğurta aban. yağsız olursa daha iyi

Süt ürünlerinden lor çok işine yarar.sadece süt ve süt ürünlerini tüketmek de bir zamandan sonra bayacaktir ve efektif değildir. Bu yüzden beslenme planına baklagilleri kesinlikle eklemenizi öneririm. Dediğiniz vegan atletlerin diyetlerinin büyük bölümünü bunlar oluşturuyor. Hem iyi protein hem de kaliteli karbonhidrat kaynağı.

Ayrıca yağ tüketmeden yağ yakamazsiniz. Yağdan kastım "iyi" yağ. Avokado , Hindistan cevizi yağı , balık yağı , doğal bitki tohumları vs..

Body Space adli uygulamayi tavsiye ederim. Android icin var mi bilmiyorum ama.

Altı ayda zor. İlk altı ayda ancak dayanıklılığı, düzgün formu falan oturtursun. Yani haftada üç-dört gün çalışacağını varsayıyorum.

Et ve yumurta en iyi iki dostun olsun.

Bahsettiğin strongmanler ironmanler 20 sene boyunca her gün bir oturuşta bi danayı yiyip 40 yaşına gelince vegan olmuş insanlar, yani o kas kütlelerine mercimek yiyerek ulaşmadılar. Ayrıca onlar yılın en az 5 ayı testosteron kürü yapıyorlar, o kadar testosteronla et yemeyi bırak ağaç kabuğu kemirseler onunla bile kas inşa ederler. Bu insanlar sporcu değiller profesyonel meslek sahipleri, bundan para kazanıyorlar senin için emsal olacak kişiler değiller. Soruna gelecek olursak, 6 ayda hiçbir şey olmaz ama kendine sınır koymaz gerektiği gibi çalışır beslenir dinlenirsen bi şeyler olabilir.

6 ayda hedefe ulaşmak istiyorsan haftada 4 gün gitmelisin. böylece haftanın çoğunluğunda spor yaparak bunu rutinin haline getirmiş olursun.

ancak kendinle ilgili daha fazla bilgi vermen gerek- halihazırda vücut yapın nasıl, kilolu musun, yağ oranın vb. buna göre birşeyler söylenir, bunları bilmeden direkt şunu yap bunu yap diyenlere aldırma.

kas yapmak için yırtılan kasları beslemen, protein alman şart. et yemiyorsan yumurta, bitkisel protein ve protein tozuyla ikame edebilirsin. peynir de olur ancak yağsız olmak şartıyla. ek olarak lifli gıdaları da bolca tüket.

Süre belirleyerek olmaz, hayat tarzı haline getireceksin.

Çabuk şekerleniyorsa ve bir kaşık alınca boğazını yakıyorsa sahtedir. Bunlar tamamen glikozun etkileri.

aslında şekerleniyorsa gerçek diyorlar, kokusundan falan da anlaşılabilir belki.
daha doğrusu Canan Karatay gerçek bal yok artık diyor ben de buna katılıyorum, daha az ve daha çok katkılı diye ayırabiliriz belki.

dissendium -1

şekerlenmiş görüntünün nedeni polen yoğunluğu, dedem bizim için arıcılık yapardı %100 doğal ama donardı. Ayçiçeği balı donar çünkü.

Şekerlenmiş bal kesinlikle doğallık ya da sahtelik göstergesi değildir. Bazı ballar toplandığı çiçek ve bitkilere göre tamamen doğal olsa da şekerlenir. örneği arkadaş vermiş.

Diğer yandan bir balın şeker katkılı yapıldığını bilmenin tek yolu laboratuvar analizidir.istediği kadar uzman olsun ya da söylenilen yöntemlerle sonuç almış olsun , balın içindeki şeker miktarı, katkı , manipulasyon vs tam doğruluk ile bilinemez. Tek yöntem laboratuvar analizidir.

yakarak falan anlaşılıyor diyorlardı şimdi öyle bi yöntem yok mu ?

Yok kesinlikle geçerli bir yöntem yok , laboratuvar analizi dışında söylenenlere kulak asmayınız. Onlarca ülkeden bal tatmış biri olarak söyleyebilirim ki sertifikasız bal tüketmemek tek çözüm

Çoktaaan açmış ve ısısının dağılmasını sağlamış olman lazımdı. Şimdi üzerindeki örtüleri aç, kapağı da aç, biraz ılısın öyle koy dolaba.

kimi yerde 8demiş kimi yerde 10 saat tutuyorum daha güzel oluyor demişti.
tutmamış böyle çok sulu bir şey olmuş:(
Lor yaparım artık

Olsun. Bir dahaki sefere mayayı azcık kullan, 5-6 saatten fazla kapalı tutma, bi de organik süt kullan market sütü olmasın. Mümkünse köye git kendin sağ sütü yani o derece. Kaymağı da buzlukta biriktir tereyağı yap. Mmmmmh! :)

açık süt ile yapıyorum, 3 litre süte 1 kaşık yoğurt koyup 4 saat kapalı tutuyorum. hiç kapağını açmadan buzdolabında 2 gün tutup öyle açıyorum, vakumlu kavanozda yapıyorum. açtığımda manda yoğurdu gibi taş gibi oluyor.

koy tabi dolaba artık.
organik süt ne ya ajshsja mahalleye gelen sütçüden al. bulamazsan pastörize süt al.

mayanın içine yarım kaşık karbonat at, karıştır. o biraz kabarır sonra mayala. böylece yoğurdum ekşi demezsin :)

adam 2 günde yoğurdu yiyormuş ya. bizim valide 5 günden önce dokundurtmuyor.

Probiyotik toz maya kullandım ama olmadı maalesef. Tam pakette yazdığı gibi yaptım ama olmadı.
Toz mayayla yapan var mı aranızda?
Çiğ süt ile yaptım
Tutmadı bu sefer fırın bir saat 75 derece bıraktım şimdi sulu ama biraz daha tutmus gözüküyor

günlük sütle yapıyorum,6 saat yeterli oluyor.biraz kapağını aç ondan sonra kapağını geri kapatıp bozdolabına koyabilirsin

@konusma

Biz de maya diye bir önceki yoğurdun mevcut sütle karıştırılmış haline diyoruz zaten, ayrıca biley kullanmıyoruz. O bir önceki yoğurda mayalık diyoruz hatta.

@yaren ama benim ilk ev yoğurdum bu ve baktım biraz market yoğurdundan yapılnca içinde yaralı bakteriler oluşamıyormuş. O yüzden probiotik maya aldım.
Tutmayan yoğurt 75 derece 1 saat beleyince sonra dolaba konunca epeyce oluyormuş tekrar baktım daha da katı :D

Süt ve eski yoğurt yeterli olur tabii ki fakat ilk kez yogurt yapılan bir yerde sadece süt kaynatılarak yoğurt nasıl elde edilir ? İlk yoğurt nasıl yapıldı eski yoğurdu nereden tedarik ettiler ?:)

Toz mayalardan en iyisi freeze-dried yöntemi ile kurutulmuş olandır ve 1 lt süte bıçağın ucuyla koyulmasi yani 0.5 gr civarı aktif maya yeterlidir. Yoğurt yaparken en önemli şey derecedir , yoğurt 40-42 santigrat derecede mayalanir. Ve süt çiğ ise kaynatmaniz soğutmaniz gerekır 42 dereceye kadar. Annelerin derece ölcmemesinin nedeni onlarca kere yapmış olduklarından dolayi , eli yakmayan ısıya geldiği zaman (40-42 derece) mayayı (eski yoğurt , probiyotik toz maya, sıvı maya , hayvansal veya bitkisel kaynaklı doğal maya) ekler ve 8-12 saat sıcaklık sabit kalacak şekilde(battaniye ile tencere sarılır, sadece ışık yanan fırında bırakılır ki takribi 40 dereceye denk gelir ya da kalorifer gibi bir ısı kaynağına yakın bi yere bırakılır) mayalanir, sonrasinda istenilen kıvama geldiği zaman soğutulur ve tüketilir.

mevsime göre değiştiriyorum süreyi. yazın 6-7 saat. kışın 9-10 saat. mevsime göre oda sıcaklığı değiştiği için süreyi de değiştiriyorum.

5 aydır bu yöntemi kullandım hiç sorun yaşamadım.

ayrıca yoğurdun tutmama sebebi mayalarken ki sütün sıcaklığı da olabilir. çok sıcak veya çok soğuk iken mayalarsanız sonuçlar iyi olmaz.

Paketin üstündende ılık suyla mayayı açın ve 20 dk bekleyin diyordu. Ama maalesef tutmadı söyledikler şekilde. Biraz daha araştırdım 6 sat yoğurt yapar gibi mayalıyorlarmış insanlar öyle tutuyormuş. Bir dahak sefer artık.

buzluğa koy. kaşar varsa onu da koy.

peki buzluktan çıkarınca tadı bozulmaz mı onu çözemedim ?

Tadında pek bozulma olmaz ama dokusu aynı kalmaz. Dondurulup çözünen yiyecekler su kaybettiği için peynirin biraz kuru olur ama en sağlıklı saklama şekli budur imkanlar dahilinde. Bir diğer yöntem hafif tuzlu bir su yani salamura yaparak peynirler içinde tamamen kalacak şekilde bir kaba koymak. Son olarak Vakum en etkili çözüm yine biraz tuzlu bir su ile .tam Vakum yapıldığında Haftalarca +4 derecede muhafaza edilebilir.

aslinda bu isin dogrusu suyunda saklamak, ama siz özel olarak peyirle birlikte istemedikce, suyu ile vermilmemesi kötü.

Buzluğa koyduğunda bütün lezzeti aroması kaybolur, ha bozulmaz küflenmez ama tadı da bir şeye benzemez.

2 hafta cok uzun bir sure degil.

Suyuyla beraber, kilitli kapagi olan saklama kaplarinda tutabilirisn. Ust kisjmlarda cok az sararma olabilir ama bozulmaz.